6 Kasım 2020 Cuma

Viktor

 Lancashire'da güneş, güneşi asla batmayan Britanyamız'a yakışacak biçimde doğmuştu o sabah da. Yani güneş ölü taklidi yapıyordu.


Her kont karısı gibi o sabah da tam olarak ne yaptığımı bilmeden saatlerdir yatakta tavana bakarak duruyor, arada bir attan düşüp ölen eski aşığımın mektuplarının olduğu çekmeceye uzanıyor, ancak çekmeceyi açmak için gereken bir karışlık mesafeyi almak için yatağımdan doğrulmayı bir kont karısı olarak kendime yediremediğimden her seferinde çuvallıyordum.

Oda hizmetçisi odaya girip perdeleri açtığında her kont karısının yapması gerekeni yapıp, aydınlık karşısında psikoza girdim. Sonra da füge girdim.

Kendime geldiğimde Kont Kocam Edgar, kont kedisi kedimiz Viktor ve ben, zaten buz gibi olan malikanemizin kuzeye bakan daha da buz gibi olan salonunda oturmuş, güney odasında yanan şöminenin sıcaklığına hasret biçimde, aristokrat bir havaya uyum sağlamış halde, soğuktan rengimiz atmış halde oturuyorduk. 

Kucağımda kanaviçe işliyormuşum havası yaratmak ve dekora uyum sağlamak için koyduğum eşyalarım ile aristokrat ve ev emeği değil komple herhangi bir şeyi sömürülmeyen dekoratif bir eşya olarak oturuyordum. 

Kont kedisi olmasından ötürü miyavlamak, acıkmak, kedi kumuna yapmak, mart aylarında cinsel segsli faaliyetler gibi aristokrasi dışı davranışları olmayan Viktor, pencerenin kenarından göz alabildiğinde uzanan kontluk arazilerimize bakıyordu. 

Kont Kocam Edgar ise ağzında piposu, 1789'un günlük gazetelerinden birini, suratında zerre mimik olmadan okuyordu. 

Gazetelerde ne yazdığını bir kont karısı olarak merak etmiyordum ancak miras konusunda bir değişiklik olacaksa bunu öğrenmek istiyordum. Ancak, bir kont karısı olarak bunu ne Kont Kocam Edgar'a sorabilirdim, ne de bir kont karısının elinin statüsünü düşerecek bir hareket yaparak gazeteyi okuyarak bu bilgiyi elde edebilirdim. Bilgi elde etme yöntemi olarak kullandığım herhangi bir yöntem yoktu ancak Viktor'un pencereden dışarıya bakan yeşil gözlerinden bile benden daha fazla bilgi sahibi olduğunu anlayabiliyordum.

Her ne kadar kont kedisi de olsa, bir kont karısı olarak kendimi Viktor ile kıyasladığım için vicdan azabı çekerek post travmatik stres bozukluğuna bağlı olarak füge girdim.

Kendi geldiğimde Kont Kocam Edgar yine bir konta yakışacak şekilde renkten renge girmekteydi; modern dönemle birlikte ortaya çıkacak yeni ülkelerin bayraklarındaki renkler kadar çoktan seçmeli bir sıfatla, gerginlik içinde Viktor'a bakıyordu.

Bir kont karısına yakışacak ağır hareketlerle pencereden baktığımda, Lancashire'ın herhangi bir aristokrat ailesine ait olmayan, tamamen doğaya ait olan ve bu yüzden arazimize girmesini şiddetle yadırgadığımız bir kedinin pencerenin öte yanında Viktor'a baktığını gördüm.

"Ah, Edgar, hayatım" dedim.

Kont Kocam Edgar gazetesini bir konta yakışacak şekilde katlayıp kenara koyduktan sonra, yadırgayan bakışları ile Viktor'a bakmaya devam etti.

Viktor ise pencereden kendisine gözlerini dikmiş olan bu asil kansız kediye bakmaya devam ediyor, gözünü dahi kırpmıyordu.

"Edgar, hayatım" dedim.

Kont Kocam Edgar hışımla odadan çıktı. Lancashire'ın soylu topraklarında gezen "bu hadsiz kediye derhal haddini bildiriniz" diyerek hizmetlilere seslendiğini duyduğumda durumun ciddiyetini iyice anladım. 

Viktor ise olanları adeta umursamadan, pencerenin öte yanındaki kedi ile bakışmaya devam ediyordu.

"Viktor!" dedim ancak oralı olmadı.

Viktor'un beni ciddiye almayışına tepki olarak psikoza girdim ve elimdeki kanaviçe malzemelerinin tamamı hışımla yere fırlatıp bayıldım.

Kendime geldiğimde yatak odamda, bir kont karısına yakışacak biçimde Kont Kocam Edgar'ın yatak odası ile aramızdaki kapı kilitli, sürgülü, hırsız alarmlı biçimde kapalıydı ve bir kont karısına yakışacak biçimde tek başıma yatıyordum.

Rüyamda, Victor Hugo adlı bir beyin yanında, pencereye gelen kedi ile beraber kırmızı renklere bürünmüş kont kedisi olan Viktor'umuzu gördüm. Daha önce hiç sesini duymadığım Viktor, miyavlayacakmış gibi ağzını açıp, bir anda konuştu:

"Sefiller", diyordu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Kont Kocam Edgar Sınıf Bilinci

"Vikontesin eltisine ne demeli peki? Sınıf bilinci için diktirdiği o korse de neydi öyle! Aman Tanrım, uzun zamandır gördüğüm en sıkı k...